Yunan kıtalarıyla Rum çetelerinin Kandıra’da Mantarcılar, Kışla, Karasakal, Karakiraz, Çerkesler, Cebecioğlu, Vareman [Araman], Dökiren[Döğüdüren], Hacı İsmail, Bişkin, İnanlar köyleriyle Şeyhler nahiyesinde Müslüman halka zulmedip birçok erkeği kulak ve burunlarını kesmek, gözlerini çıkarmak gibi türlü işkencelerle ahali önünde katlettikleri, kadınlara toplu olarak tecavüz ettikten sonra işkenceyle öldürdükleri, ziynet eşyalarını çaldıkları, Karadere köyünde küçük erkek çocuklarına tecavüz ettikten sonra hepsini diri diri kestikleri, halkının kaçarak kurtulduğu Ütükler köyünü tamamen yaktıkları, Kandıra telgrafhanesini tahrip edip resmî evrâkı parçaladıkları, İzmit’e doğru çekilirken binlerce hayvanı ve camilerden çaldıkları değerli halıları yanlarında götürdükleri, İstanbul [Rum] Patrikhanesinin Rum ve Ermeni komitelerini techiz ederek Şile, Kandıra ve İzmit’e sevk etmek hazırlığında olduğuna dair rapor.
2 Mayıs 1921
Telgraf
Şile
2/Mayıs/[1]337
Sûret
Umûm Jandarma Kumandanlığına
29 Nisan sene [1]337 târîhinde Kandıra ahvâlini tedkîk etmek üzre Kandıra’ya gönderdiğim sabık Şile Bölüğü başçavuşlarından Ali Rıza ile beş arkadaşının Kandıra’yı işgâl edüp iki gün zarfında tahliye eden Yunan kıta’âtıyla Rum çetelerinin yapdıkları mezâlim ve fecâyi’ ber-vech-i âtîdir:
1- Mantarcılar karyesinden Çarıklı(?) Hüseyin’in â’ilesini çırçıplak soyarak yirmi Yunan neferi mezbûrenin ırzını hetketdikden sonra ayaklarından hânesinin ocağına asarak süngü ile muhtelif mahallerinden cerhetmek sûretiyle katletdikleri gibi karye-i mezkûredeki kadınların ırzlarını aynı sûretle hetkederek pâre ve takım altunlarını çıkartmak bahânesiyle cerhetmişlerdir.
2- Kışla karyesinde Doğancıoğlu İbrahim’in ensesinden kasatura ile vahşiyâne bir sûretde köy İslâmlarının muvâcehesinde kesüb cesedini süngü ile parçalamışlardır.
3- Karasakal karyesinden bir kadının beş altı Yunan neferi tarafından cebren ırzına ta’arruz edildiği gibi Kandıra’nın Karakiraz karyesinden bütün kadınları toplayarak yüz kadar Yunan askeri mezbûrelerin namuslarını kirli elleriyle lekeledikden sonra üzerlerinde ve hânelerinde bulunan eşyâlarını kâmilen yağma etmişlerdir.
4-Adapazarı’ndan gelen üç yüz kişilik Yunan ve yerli Rum, Ermeni çeteleriyle; Çerkesler, Cebecioğlu, Vareman[Araman] karyeleriyle Şeyhler nâhiyesine girerek kadınların ırzlarını hetk ile birçok katl ve mezâlim icrâ etmişlerdir.
5- Kandıra’nın Karakiraz karyesinden Bayram Ali’nin kulaklarını keserek ceplerine koyub gözlerini çıkararak şehîd etmişler ve karyenin eşyâsını arabalarla koyun, keçi, sığır hayvanâtını sürü halinde götürmüşlerdir.
6-Ütükler karyesi ahâlîsi mezâlimden haberdâr olarak dağa çekildiklerinden mezkûr karye kâmilen Yunanlılar tarafından ihrâk edilmişdir.
7- Bişkin(?) Hacıismail karyesinden polislikden mütekâ’id Cemâl Efendi katl ve Çavuş nâmında birisinin de kulak ve burnunu kesmek sûretiyle şehîd edilmiş ve karyenin eşyâ ve mevâşisini alup götürmüşlerdir.
8- Adapazarı’ndan gelen Yunan çeteleri ve efrâdı Karadere karyesine girerek altı kişiyi katl ve kadınların ırzlarını hetketmişlerdir.
9- Araman karşusunda İnanlar karyesinde Atacı nâmındaki İslâmı süngü ile katl ve kadınları bir hâneye toplayarak pâre ve zî-kıymet eşyâlarını gasb ile ırzlarını hetkederek cerhetmişlerdir.
10- Tekeler karyesinden onbeş bakire kızın bikrlerini izâle etdikleri gibi çıplak bir hâlde ayaklarından asup omuzlarından cerhetmek sûretiyle pâre ve müzeyyenâtlarını çıkarmaları içün mezâlim icrâ etmişlerdir.
11- Hatibli[Hatibler] karyesinden Yeni(?) Halil Dökiren [Döğüdüren] karyesinden henüz esâretden avdet eden bir delikanlıyı fecî’ ve pek vahşiyâne bir sûretde katletmişlerdir.
12- Karadere karyesinden dört delikanlı ve üç dâne yedi-sekiz yaşlarında oğlan çocuğunu döğdükleri, göz yaşlarını nazar-ı dikkate almayarak ma’sûmların ırzlarına tecâvüz etdikden sonra sıralayup cümlesini kesmişlerdir.
13- Kandıra’dan ric’atlerinde kasabanın câmi’-i şerîfindeki halıları alup Adapazarı’ndaki Aliye nâmındaki kadınla Receb Ağa’nın gelininin kızını ve Kengirili Mustafa Ağa’nın â’ilesinin ırzlarına tecâvüz edilerek birlikde Çubuklu’ya götürmüşler ve henüz hayât ve memâtları hakkında bir haber alınamamışdır.
14- Yunanlılar Kandıra telgrafhânesini tahrîb edüp ve hükûmetin evrâk-ı resmiyyesini parçalamışlar ve hükûmet dâ’iresinde bulunan eşyâları tahrîb etmişlerdir.
15-Kıta’âtı işbu fecâyi’i yaparak İzmit’e doğru çekilmekdeler iken Kuvâ-yı Milliyye’den Halit Molla müfrezesiyle vukû’a gelen müsâdeme netîcesinde bir mikdâr maktûl ve esîr bırakarak birlikde götürmekde bulundukları hayvanâtdan bir kısmını istirdâd etmişlerse de bini mütecâviz koyun ve sığır İzmit’e götürülmüşdür. Kandıra’dan Çubuklu’ya çekilen Yunan müfrezesiyle Halid Pehlivan’ın kumanda etdiği bir Kuvâ-yı Milliyye müfrezesi müsâdeme ederek Yunanlılara pek çok telefât verdirüp mağsûb hayvanâtdan bir kısmını istirdâd etmişlerdir.
16- Kandıra işgâl kuvvetinin esnâ-yı ric’atinde Kuvâ-yı Milliyye’nin elde etdiği kesânın ifâdelerinden İstanbul Patrikhânesi’ni Şile, Kandıra, İzmit, havâlîsinde şekâvet etmek üzre altı bin kişiden mürekkeb Rum ve Ermeni komitelerinin şu günlerde mezkûr mıntıkalara pey-der-pey i’zâm edecekleri anlaşılmağla arzolunur.
Şile Ta’kîb Kumandanı
Yüzbaşı
Yusuf
BOA. HR. SYS. 2624/12
18 MAYIS 1921 İngiliz Dışişleri sorumlusu Sir Horace Rumbold’a, Yunan Mezalimini Araştırma Komisyonu’nun 20.5.1921 tarihinde, verdiği ara raporda şöyle denilmektedir:
“Bozalfat, Avga yakınındaki Esser Köyü dolaylarında son dokuz ay zarfında, muvazzaf Yunan askerleri, subayları ve sivil adamları, grup halinde Müslüman kadınlarına tecavüz ettiler. Soygunculuk ve diğer tecavüz hareketlerinde bulundular. Geçen mart ayından beri köy sakinleri, bir aya yakın bir zamandan beri devam eden bu katliamdan kurtulmak için tepelerde yaşamaktadırlar.
Şahitler: Kemal karısı Ayşe beş defa tecavüze uğradı. Alaeddin’in karısı iki defa iğfal edildi. Demirci Ali Mustafa’nın karısı Fevziye beş defa iğfal edildi. Karasöğüt’te yaşlı bir adam öldürüldü. Kandıra dolaylarında Yunan askerleri öküzleri ve arabaları parasını ödemeden gasp etmişlerdir. Çeşitli köyler Yunan askerlerince işgal edilmişti. Askerler para, sığır ve değerli eşyaların hepsini almışlar ve kendilerine karşı koyanların hepsini işkence yaparak dövmüşlerdir. Irza geçme ve öldürme vakaları hala hüküm sürmektedir.
Bazı köyler tamamen tahrip edilmiştir. Mehterköy, Lazlar Köyü, Armakköy, Ömerağa Köyü ve Sıraköy bunların arasındadır. Erekli’de dört erkek ve iki kadın öldürmüştür. Mustafa İdris, İsa, Fatma ve Fethiye. Karadere’de 14 kişi öldürülmüştür. Yunan askerleri geçen kasım ayında, kandıra dolaylarındaki Erekli’de bulabildikleri tüm paraları ve sürüleri alıp götürmüşlerdir. Para sakladığından şüphelenilen tüm insanları öldürdüler. 20 evden 15’ini yaktılar.
Ahva dolaylarında meskun köyleri Yunan müfrezeleri iki defa işgal etmişler, diğerlerinden önce 1920 Sonbaharı’nda ve ikinci kere 1921 Mart’ında olmak üzere iki defa geçmişlerdir. Tüm köylerden vahşet, tehdit, dövme ve diğer set usuller kullanılarak para ve değerli eşyalar toplamışlardır. Her yerde Yunanlı askerler vahşice davranmışlardır.
En çok zarar gören Hacı Mustafa Köyüdür. Yedi erkek ve bir kadın öldürülmüş ve altı kadına tecavüz edilmiştir. Zarar gören diğer köyler Kurufali ve Ahva’dır. Burada Salih isminde bir adam ayaklarından, her birinden birer saat olmak üzere iki defa asılmıştır. Aynı şey Şuhupli, Üzeyir ve Kemal Köyleri’nde de olmuştur. Hacı Mustafa Köyünden Nefsa, Emine ve Fatma’nın hısımları öldürülmüştür. Dayıları Halil Mehmet Hoca da öldürülmüştür.
Şile dolaylarında 200 kişilik bir haydut grubu İzmit’e giderlerken civar bölgeyi yakıp yıkmışlardır. Katraros, emrindeki 20 adam ile, bu bölgede hemen hemen tüm köyleri tahrip etmiş ve köylülerin tüm değerli eşyaları ile sürülerini almışlardır. Sakinlerinin büyük bir kısmı dövülmüş, kadınlar saman ateşleri üzerinde ayaklarından asılı tutulmuşlardır. Bir kısmı köy kenarında öldürülmüş ve bazı kadınlara da tecavüz edilmiştir.
Beykoz civarındaki Çubuklu’da, Yunan birliklerince çok sayıda insan öldürülmüştür. Komisyon, cesetleri mezardan çıkarmıştır. Bunlar oldukları gibi vurulduktan sonra elbiseleri ile beraber gömülmüşlerdir. Hepsi de oldukları gibi çukurlara atılmışlardır. Şahitlerin ifadesinden daha bir çok cesedin bulunacağı sanılmaktadır.
Yunanlı muvazzaf subayların verdiği emir üzerine 18 Türk, Çubuklu’daki Yunan karargahı yanındaki kuru bir yer altı sarnıcına hapsedilmişlerdir. Bu tutuklular, Yunan nöbetçilerine para ödeyinceye kadar, bu sarnıçta aç ve susuz tutulmuşlardır. Bunlardan büyük bir kısmı sonra öldürülmüştür.”
Bu rapor Dışişlerinde büyük bir ilgi ile okunmuş ve 2 Haziran 1921’de Heathcote Smith tarafından kayda geçirilmiştir:
“İzmit’in kuzey kısmında yüz kızartıcı olaylar cereyan etmektedir. Bu vahşetin sorumluluğunun büyük bir kısmı doğrudan doğruya Yunanlılara aittir. Yukarıda anlatılan bu facialara dayanarak Türklerin de istekleri üzerine Londra’da bir protesto mitingi yapılması kararlaştırılmış ve böylece Yunan hükümeti İngiliz hükümetini tatmin edecek gerekli tedbirleri almaz ve baş sorumluları Haziran sonuna kadar cezalandırılmazsa; komisyonun bulguları en geniş çapta yayınlanacağı konusunda ikaz edilecektir(*).”
Ancak pek azı teslim olan Yeniköy Rum eşkıyası Milli Mücadelenin bundan sonraki döneminde de yıkıcı faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişti. Zirâ İngilizler arabulucu gibi hareket etmekle birlikte Rum eşkıyayı İstanbul’dan Anadolu’ya silah kaçırılmasını engelleyen bir unsur olarak görüyorlardı. Daha 5 Haziran 1919’da Yeniköylü 30 kişilik bir Rum çetesi Kandıra’da bir jandarma erini şehit etmiş, Babaköy’ünü basmıştı(10). 14 Haziran’da Yeniköylü 15 kişilik Deli Yani Çetesi Taşköprü’nün Hatipler köyü civarında bir çocuğu dağa kaldırmışlar, daha sonra annesinden aldıkları 91 lira fidye karşılığında serbes bırakmışlardı. Bu olay sırasında Kadi-i Değirmen civarında Deli Yani Çetesine rastlayan Üsteğmen Ragıp Efendi komutasındaki jandarma müfrezesi çeteyle müsademeye girmiş, Deli Yani’yi sağ olarak ele geçirmişti(11). Fidye olarak ödenen 91 lira Deli Yani’nin üzerinden çıkmıştı.
Geyve yöresinde Rum çetelerinin olduğu kadar, Ermeni çeteleri de tehdit oluşturmuştu. Bu bölgedeki Ermenilerin kışkırtılmalarına daha Şubat 1919’da başlanmıştı. Beş İngiliz subayı bir Ermeni Papazla birlikte Geyve ve Taraklı yöresini dolaşmışlar ve Ermenilere gereken direktifleri vermişlerdi(46). Taraklı Ermenileri Yunan kuvvetlerinin yaklaşması karşısında sabırsızlıklarını gizleyemez olmuşlardı(47). Geyve Jandarması Kandıra’da Onbeşoğul çiftliğini basarak Akhisar (Pamukova) yönüne giden bir Ermeni çetesinin takibine başlamıştı(48). 40 kişilik Haris Çetesi Ermeni çetelerinin en azılılarındandı. Pamukova yöresindeki Ermeni çeteleri Gökbayrak müfrezesi tarafından sindirilmişti.
EVRAK MAHZENİ BULUNMAYAN ADAPAZARI VE KANDIRA KAZÂLARI GİBİ DİĞER VİLÂYETLERDE DE HÜKÜMET DAİRELERİ İÇERİSİNDE BİRER EVRAK MAHZENİ YAPTIRILMASI
Adapazarı ve Kandıra kazâları hükümet dairelerinde evrak mahzeni bulunmadığı kişi hukukuna ait dava evrakının kalem odalarında bulunduğu, diğer kazâlarda da adlî evrakın gereği gibi saklanması konusunun vilâyetler ve müstakil livâlara bildirilmesi inşa olunacak hükümet daireleri içerisinde birer de evrak mahzeni yapılması lüzumunun gözden uzak tutulmaması gerektiği.
5 Ekim 1913
Adliye ve Mezâhib Nezâreti
Kalem-i Mahsûs
Aded: 421
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesine
Devletlü efendim hazretleri
Adapazarı ve Kandıra kazâları devâ’ir-i hükûmetinde evrâk hıfzı içün bir mahall-i mahsûs olmamasından dolayı ekserî hukûk-ı efrâda ta‘alluk eden evrâk-ı de‘âvînin şerâ’it-i lâzıme-i emniyyet ve mazbûtiyyeti hâ’iz olmayan kalem odalarında bulundurulmakda olduğu Dersa‘âdet İstînâf Müdde‘î-i Umûmîliğince icrâ kılınan teftîşâtı hâvî lâyiha mündericâtından anlaşılmış ve diğer kazâlarda da ayn-ı ihtiyâcın mevcûdiyeti cümle-i iş‘ârdan bulunmuş olduğundan ehemmiyeti müstağnî-i arz ve îzâh olan evrâk-ı adliyyenin te’mîn-i mahfûziyyeti husûsunun vilâyât ve elviye-i müstakilleye iş‘ârıyla beraber ba‘d-ezîn müceddeden inşâ olunacak devâ’ir-i hükûmet binâları içün bir evrâk-ı resmiyye mahzeni vücûda getirilmesi lüzûmunun nazar-ı dikkatden dûr kalmaması esbâbının istikmâli temennî olunur. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fî 4 Zi’l-ka‘de sene [1]331 ve
Adliye Nâzırı nâmına
Fî 22 Eylül sene [1]329
Müsteşâr
İmzâ
DH. EUM. AYŞ, 7/85
Bâb‑ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyyet‑i Umûmiyye Müdîriyyeti
Şube:
Umûmî:
Husûsî:
İzmit Mutasarrıflığı’ndan alınan telgraf‑nâmenin sûretidir.
Şehr‑i hâlin altıncı günü Kandıra’nın Okum [ Üğümce ] karyesi yörüklerinden olub Adapazarı’ndan karyelerine avdet etmekte olan Süleyman oğlu Mustafa ve birâderi Mûsa ve akribâsından bir kadının Adapazarı’na yarım saat mesâfede müsellah iki şahs‑ı mechûl tarafından nakd‑i mevcûdları gasb ve Mûsa’nın katledildiği ve kâtillerin Ermeni oldukları anlaşılarak ta‘kîbât icrâ edilmekte bulunduğu.
8 Mayıs sene [1]335
Aslına mutâbıkdır
Konuya henüz yorum yapılmadı.